Polise Verilen Yeni Yetkiler 2015







İç güvenlik yasası meclisten geçti! İşte polise verilen yetkiler! İç güvenlik yasa tasarısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylandı ve 4 Nisan 2015 Cumartesi tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. İşte yasayla birlikte polislere verilen yetkiler... İç Güvenlik Paketi 16,5 saatte Meclis’ten geçtiİç Güvenlik Paketi tartışmalar arasında kabul edildi. Büyük tartışmalara neden olan İç Güvenlik Paketi, 199 kabul, 32 ret oyuyla kabul edildi. İç Güvenlik Paketi böylece 69 madde olarak yasalaştı.





Uzun süredir gündemde olan İç Güvenlik Paketi, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandığında yoğun tartışmalara ve protesto gösterilerine neden olmuştu. AKP’li vekiller ile muhalefet arasında yaşanan İç Güvenlik Paketi tartışmaları gündeme bomba gibi düşmüştü. Ancak İç Güvenlik Paketi, AKP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi. Muhalefet, İç Güvenlik Paketi’ni antidemokratik olarak değerlendirdi.





İç Güvenlik Paketi adı verilen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı için TBMM Genel Kurulu’nda daha önceden yapılan görüşmelerde, 67. maddeye kadar olan kısım kabul edilmişti. Kalan 63. madde ise İçişleri Komisyonu’na geri geçildikten sonra yapılan görüşmelerin ardından bu 63 madde İç Güvenlik Paketi’nden çıkartıldı. Ancak İç Güvenlik Paketi’nin 67 maddesine yürürlük maddeleri eklenerek TBMM Genel Kurulu’na getirildi. Polisin yetkileri ve toplumsal olaylara yönelik yeni düzenlemeleri de içeren İç Güvenlik Paketinin Genel Kurul görüşmeleri gergin başladı. Komisyonda geri çekilen maddelere ilişkin siyasi partilerin önergelerinin metinden çıkartılmasında içtüzüğün ihlal edildiği iddialarını ortaya atan ve önerge sahiplerine söz verilmediğini, komisyon raporu üzerinde ayrı bir görüşme yapılmadığını ifade eden muhalefet partilerinin temsilcileri, paketin görüşmelerinin yapılmaması gerektiğini savundu.





Yapılan usul tartışmalarından sonra maddeler üzerinde yapılan görüşmeler tamamlanarak tasarının oylaması yapıldı. Yapılan oylamada 231 milletvekili oy kullanırken, 199 kabul, 32 ret oyu çıktı. Oylamaya göre İç Güvenlik Paketi kabul edilerek kanunlaştı.





CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, yasayı Anayasa Mahkemesine götüreceklerini belirtirken, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise yasada bulunan uyuşturucu madde ile ilgili maddelere destek verdiklerini, diğer maddelere ise karşı çıktıklarını açıkladı. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de, yasayı antidemokratik olarak değerlendirdi.





İÇ GÜVENLİK PAKETİ 16.5 SAATTE YASALAŞTI





TBMM Genel Kurulunun 84. birleşimi dün saat 14.00’te yoklamasız açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetti. Kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak bilinen "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", Meclis Genel Kurulu’nda 32 ret oya karşılık 199 kabul oy ile yasalaştı. Ak Parti, Meclis Genel Kurulu’nda bir aya yakın zamandır görüşülen iç güvenlik paketinin yarısını komisyona geri çekmişti. 132 maddelik paketin görüşmelerinin daha fazla uzamasını istemeyen Ak Parti, 63 maddeyi görüşmekten vazgeçmişti.





İç Güvenlik Paketi’nin geriye kalan maddeleri İçişleri Komisyonu’nda görüşüldü. Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeyen maddeler, önergelerle düşürüldü. Ardından tasarı yeniden Genel Kurul gündemine alındı. Meclis Genel Kurulu’nda iç güvenlik paketinin ’yürütme’ ve ’yürürlük’ maddeleri de kabul edildi. İç güvenlik paketi 69 madde olarak yasalaştı.





İÇ GÜVENLİK REFORMU TASARISI HAKKINDA





I. Genel Olarak :





Kamuoyunda " İç Güvenlik Reformu Paketi " olarak adlandırılan kanun tasarısı, " Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" adı altında, İç İşleri Bakanlığı’nca hazırlanmış ve Bakanlar Kurulunca, 24 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş bir torba kanun düzenlemesi hüviyetindedir.





1 / 995 sayılı 24.11.2014 tarihli tasarı için İç işleri Komisyonu, Esas Komisyon olarak görevlendirilmiş ; Anayasa, Avrupa Birliği ile Uyum, Adalet, İnsan Haklarını İnceleme, Plan ve Bütçe, Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor ile Milli Savunma Komisyonlarına da tali komisyon olarak görev verilmiştir.





Toplam 43 maddeden oluşan torba kanun tasarısı ;





-Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu,





-Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu,





-Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu,





-Terörle Mücadele Kanunu,





-Türk Ceza Kanunu,





-Ceza Muhakemesi Kanunu,





-İl İdaresi Kanunu,





-Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun,





-Kimlik Bildirme Kanunu,





-Emniyet Teşkilatı Kanunu,





-Polis Yüksek Öğretim Kanunu,





-Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu,





-Nüfus Hizmetleri Kanunu,





-Türk Vatandaşlığı Kanunu





-Pasaport Kanunu,





-Elektronik İmza Kanunu





-İç işleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,





-Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun,





-Değerli Kağıtlar Kanunu,





-Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu,





-On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun





olmak üzere toplam 21 kanunda değişiklik getirmektedir.





II. Gerekçe :





Düzenlemenin genel gerekçesinde, toplam ( IV ) başlık altında yapılan açıklamalara bakılır ise ;





*Son zamanlarda meydana gelen toplumsal olayların, terör örgütlerinin propagandasına dönüşmesi ve göstericilerin, vatandaşların can ve mal güvenliklerini tehdit etmesi sebebi ile özgürlük - güvenlik dengesini bozmadan yeni tedbirler alınmasının zorunlu halde geldiği,





*Polis amirlerinin rütbe terfilerinde mevcut kıdeme dayalı terfi sisteminin, yerini liyakat sistemine bırakması gerektiği böylece ihtiyaç duyulmayan rütbelerdeki aşırı yığılmanın önüne geçileceği,





*Demokratik rejimin gereği olarak, sivil otoritenin ve denetimin güçlendirilmesi amacı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının, İçişleri Bakanlığı ile ilişkilerinin yeniden düzenlendiği,





*Nüfus hizmetlerine ilişkin iş ve işlemlerin daha sağlıklı yürütülmesi, hız ve kalitenin arttırılması için Nüfus Hizmetleri Kanununda düzenleme yapmaya ihtiyaç duyulduğu ifade olunmaktadır.





Ne var ki, getirilen düzenlemelerin içeriği incelendiğinde ; gerçekte kuvvetler ayrılığı ilkesine ağır zarar verecek ve demokratik rejimi ve Hukuk Devleti anlayışını " Polis Devleti " haline getirecek bir tasarı ile karşıya karşıya olunduğu görülmektedir.





İronik biçimde, "İç Güvenlik Reformu" olarak takdim olunmak istenen mevcut tasarının bizatihi kendisinin, vatandaşların hukuki güvenliği için tehdit oluşturduğu söylenebilir. Önemli değişikliklere aşağıda kısaca değinilmiştir.





III. Hukuk Güvenliğini Tehdit Eden Düzenlemeler





A)Tasarının, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda getirmek istediği değişiklikler ile ;





1.Kolluk amirleri, Ceza Muhakemesi Hukukunda " Koruma Tedbirleri " arasında düzenlenen ’Arama’ yetkisinin kullanımında, Cumhuriyet Savcısının iradesine ihtiyaç duyulmadan yetkili hale getirilmektedir.





Üstelik, arama yetkisini kullanacak kolluk amirlerinin, İç İşleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirler tarafından görevlendirilmesi öngörülmüştür. Böylece adli soruşturmaya yön verecek bir koruma tedbiri, yürütme organının etkisine açık hale getirilmektedir.





Yargı yetkisi ve fonksiyonun gasbı olarak görülebilecek bu düzenleme, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun mevcut sistematiği ile de taban tabana zıttır. Zira, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet Savcılarını, adli soruşturmanın mutlak hakimi kılmış ; 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, vatandaşların hukuk güvenliği açısından zaafiyet getiren, "kolluk ile savcılık arasındaki yetki paylaşımı" anlayışına son vermiştir.





Bu cümleden olarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Arama" tedbirini düzenleyen 119.ncu maddesinde, kolluk amirinin arama tedbiri ile ilgili olarak emir verebilme yetkisi, ancak gecikmesinde sakınca bulunan ve Cumhuriyet savcısına ulaşılamayan hallere münhasır iken[1] ; kolluk amiri, Tasarıdaki düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanununun getirdiği bu sınırlamaya tabi olmaksızın doğrudan ve acele hallerde sözlü olarak dahi emir verme yetkisi ile donatılmak istenmektedir.





Kanaatimizce, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunundaki düzenleme ile çelişen tasarının bu hali ile kanunlaşması, Anayasa Mahkemesi’nin iptal müeyyidesini devreye sokacaktır.





2.Polis Vazife ve Salahiyet Kanunundaki silah kullanma yetkisi, getirilen düzenleme ile genişletilmek istenmektedir. Mevcut Kanunda, bu yetki, esas itibarıyla, polisin, kendisini ve başkasına yönelik bir saldırı haline hasredilmiş ve meşru savunmanın şartları aranmıştır.





Tasarıya göre ise kendisine veya başkasına yönelik saldırı dışında ; işyerleri, konutlar, kamu binaları, ibadethaneler, okullar, yurtlar ve araçlara yapılacak saldırılara karşı da polis silahını kullanabilecek şekilde yetkilendirilmekte, meşru savunma kavramına ise herhangi bir atıf yapılmamakta, sadece "ölçülülük" ilkesi vurgulanmaktadır.





Kayda değer bir başka husus da, polisin silah kullanabilmesi için mütecavizin elinde ateşli silah olmasının şart koşulmamasıdır. Molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı silahlar da düzenleme ile bu kapsamda sayılmaktadır. Düzenleme bu hali ile çok vahim sonuçlar doğurmaya gebedir.





1-Arama tedbirinin uygulanabilmesi için hâkim kararının olması esastır. Bununla birlikte mevcut Ceza Muhakemesi Kanununda gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısına da bu yetki verilmiş ve Cumhuriyet savcısına ulaşılamayan bu hallerde ise kolluk amirinin arama için kolluk görevlilerine yazılı emir verebileceği öngörülmüştür.





3.Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun, iletişimin tespit ve dinlenmesine ilişkin yetkiler içeren maddesinde değişiklik yapılarak ; bu yöndeki yazılı emrin, yetkili hakimin onayına sunulma süresi, 24 saatten 48 saate çıkarılmak istenmektedir.





Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununda da benzer şekilde getirilmek istenen bu değişiklikler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun anılan tedbir ile ilgili süreyi 24 saat olarak belirleyen 135. madde ve devamı hükümlerine aykırıdır.





B)Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;





Tasarı ile silah kavramı genişletilmekte ; havai fişek, molotof ve benzeri patlayıcı maddeler, delici, kesici aletler, taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, demir bilye ve sapan gibi bereleyici aletler de kapsama alınmakta ve Kanunda mevcut cezalar daha da arttırılmaktadır.





Benzer şekilde yasadışı örgütlerin amblemlerini taşıma, kimliklerini gizleyecek şekilde yüzlerini maske ile örtme, hapis cezası gerektiren bir suç fiili olarak düzenlenmiştir.





Tasarı ile Terörle Mücadele Kanunu’nun toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin paralel hükümlerinde de benzer değişiklik yapılmıştır.





Uygulamada, bu düzenlemenin, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını kullanmayı engelleyecek şekilde yorumlanması kuvvetle muhtemeldir.





C)Ceza Muhakemesi Kanununda yapılmak İstenen Değişiklik ;





Tasarının, " Polis Devleti " ni çağrıştıran en çarpıcı düzenlemelerinden birini, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun " Gözaltına Alma " tedbiri ile ilgili 91. maddesinde yapılmak istenen değişiklik oluşturmaktadır.





Düzenleme ile mülki amirlerce belirlenecek KOLLUK AMİRLERİ tarafından, 24 saate kadar ; şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda 48 saate kadar gözaltına alabilme kararı verilebilmesi öngörülmektedir. Tasarıda, Cumhuriyet savcısına da lütfen yer verilmiş ; yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kendisine bilgi verilerek talimatı doğrultusunda kolluğun hareket edeceği belirtilmiştir. Bunun, fertlerin hukuki güvenliği için bir teminat oluşturmadığı açıktır.





Tasarı, bu hali ile hukuk güvenliğinden tam bir geriye gidişi temsil etmektedir.





D)İl İdaresi Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;





Yürütmenin sahip olduğu çoğunluk ile Yasamaorganını kontrol ettiği malumdur. Tasarıda getirilmek istenen değişiklikler ile mülki amirler aracılığı ile yargı fonksiyonu da kontrol altına alınmak istenmektedir. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda getirilmek istenen değişiklikler, bununla ilgilidir.





İl İdaresi Kanununa göre Vali, İl sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvetleri ve teşkilatının amiri olarak ; Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri almaya yetkilidir.





Kanun, mülki amir olarak Valiyi, önleyici kolluk anlayışı içinde yetkilendirmiş iken ; Tasarı, Valiye lüzumu halinde kolluk amir ve memurlarına SUÇUN AYDINLATILMASI ve SUÇ FAİLLERİNİN BULUNMASI İÇİN gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emir verebilme yetkisini düzenlemektedir.





Oysa suç işlendikten sonra adli soruşturmanın başlaması esas olup ; Ceza Muhakemesi Kanununa göre yapılacak soruşturmanın tüm idaresi de Cumhuriyet Savcılarının yetki ve gözetimindedir. Dolayısıyla, suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması amacı ile Valinin kolluk amir ve memurlarına emir verme yetkisi, cumhuriyet savcılarının görev alanlarına doğrudan tecavüz oluşturmaktadır.





Valiye, Cumhuriyet Savcılarının yetkilerini bahşeden bu düzenleme ; kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak için bütün kamu kuruluşlarının ( adli ve askeri kuruluşlar hariç ) araçlarını isteme, personellerine görev verme yetkileri ile birlikte okunduğunda, daha da anlamlı hale gelmektedir.





Nihayet, Tasarı ile Valilere, il jandarma komutanı hariç il jandarma komutanlıklarındaki görevli personeli, askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili olarak görevden uzaklaştırabilme yetkisi de verilmek istenmektedir.





Üstelik görevden uzaklaştırma yetkisi ile 657 sayılı Kanunun 141. maddesine göre işlem yapılacağı da belirtilmiştir. Bunun anlamı, görevden alınan personelin maaşının 1/3’ü kesilecek olmasıdır. Mevcut Kanunda ise görevden uzaklaştırma tedbiri böyle bir hukuki / mali sonuç doğurmamaktadır.





Tasarı, böylece Hükümete / Yürütme organına, Bakanlık ve mülki amirler aracılığı ile kolluk kuvvetleri üzerinde mutlak hakimiyet kurmayı ; kolluk kuvvetleri marifeti ile de yargının görev ve yetki sahasını kontrol edebilme imkanı vermeyi amaçlamaktadır.





E)Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununda Yapılmak İstenen Değişiklik ;





Toplam 43 maddeden oluşan Tasarının, 9 maddesi, Jandarma teşkilatına yönelik düzenlemelere ayrılmıştır.





Getirilmek istenen düzenleme ile Jandarmanın görev ve sorumluluk alanı kapsamına, hizmet gereklerine göre belediye sınırları da dahil edilmekte,





General rütbesine olmayan daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmelerinin İçişleri Bakanlığınca yapılacağı,





Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen jandarma personelinin İçişleri Bakanınca görevden uzaklaştırılacağı,





Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141. maddesine göre kesintili aylık ödeneceği,





Jandarmanın askeri görevleri dışındaki diğer görevleri ile ilgili eylem ve işlemlerinin, İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri tarafından denetleneceği ve teftiş edileceği,





İl jandarma komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince ; ilçe jandarma komutanı hakkında kaymakamın değerlendirmesi alınarak il valisi tarafından her yıl sonunda askeri görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporunun hazırlanacağı ; bu raporların terfi, ödüllendirme atama ve yer değiştirmelerinde dikkate alınacağı belirtilmektedir.





Jandarma sınıfı ve teşkilatı, Türkiye coğrafyasının % 87’sine karşılık gelen bir sorumluluk alanı içinde görev yapmaktadır. 2803 sayılı Teşkilat Kanununa göre Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olan Jandarma, eğitim ve öğretim bakımından Genelkurmay Başkanlığına ; emniyet ve asayiş hizmetleri ile ilgili diğer görevleri bakımından ise İçişleri Bakanlığına bağlı askeri bir güvenlik ve kolluk kuvveti olarak tarif olunmuştur.





Mevcut Kanun, asteğmenden Albay rütbesine kadar jandarma subaylarının atanması yetkisini Jandarma Genel Komutanına vermiş iken ; Tasarı, daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanma, yer değiştirme ve geçici görevlendirmelerinde yetkiyi, Jandarma Genel Komutanın elinden alarak İçişleri Bakanına vermektedir.





Jandarmada, atama / görevlendirme yetkilerinin büyük ölçüde siyasi iradeye bırakılması, özü itibarı ile askeri nitelikte olan bu teşkilatın kimyası / dokusu ile uyuşmamaktadır. Jandarma Genel Komutanlarının, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı orgeneraller arasından seçilmesi, Jandarma sınıfını kendi içinden bir genel komutan yetiştirmeye müsait düzenlemeye sahip olmaması ; uygulamada Genel Komutanın, başına geldiği teşkilatını tanıyıp öğrenmesi sürecinde esasen bir zaman kaybı yaratmakta iken ; askeri hizmetin doğasına uzak sivil / siyasi iradenin çok sayıda personelin atanmalarında yetkili kılınması da, Jandarma Teşkilatının geleceği için tahripkâr sonuçlar doğurabilecektir.





Kendi devasa sorumluluk alanı içinde vukubulan adli olayların, 2012 yılı verilerine göre % 93’ünü aydınlatan bir teşkilatın, bu başarısının altında yüksek bir askeri disiplin ve görev şuurunun yattığı sarihtir. Atama yetkileri ile birlikte görevden uzaklaştırma, soruşturma açma yetkilerinin de Bakanlık ve mülki makamlara verilmesi ; Jandarmayı, 2803 sayılı Kanuna göre bir parçası sayıldığı Türk Silahlı Kuvvetlerinden koparacaktır. Zor fiziki koşullar altında, netameli bir coğrafyada icra edilmekte olan vazifenin, bu olumsuz gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değildir.





Demokratikleşme gerekçesi ile getirildiği iddia olunan bu düzenlemenin doğuracağı olumsuz sonuçların yeterince kavranmadığı görülmektedir.

Konular

Jandarma polen ve böcekle suçlu arayacak
Özel Güvenlik Denetleme Eğiticilerinin Eğitimi Başladı
2 yıllık meslek yüksek okulu mezunlarına kısa dönem askerlik var mı?
Polis memuru için açıktaki süreler zorunlu şarkta sayılır mı?
Emniyet misyon koruma sınav sonuçları açıklandı
Polise ve jandarmaya neden ek gösterge verilmiyor?
Uzman erbaşlara, memurluğa atanmak için 7 yıl hizmet şartı getirilmesi Anayasa'ya aykırı mı?
POMEM'lere önlisans mezunları başvuruda bulunabiliyor mu?
Polislerin zorunlu ikinci bölge atamaları en fazla kaç defa ertelenebilir?
POMEM mülakat tarihleri belli oldu
POMEM mülakat sınavı giriş yerleri açıklandı
Kıdemli başpolislik sonuçları açıklandı
KPSS şartı olmadan özel harekat polisi alınmaya devam edecek mi?
Emniyet 2018 genel atama takvimini açıkladı
Emniyet Genel Müdürlüğünün Taşra Teşkilatında Düzenleme Yapıldı
Misyon koruma sınavını kazananlar hangi ülkeleri tercih edebilecek?
Polisin çalışma saatleri ne zaman değişecek?
Sefer görev emri nedir?
Gümrük kapıları nasıl korunuyor? Yüz tanıma sistemleri nasıl çalışıyor?
POMEM adaylarına yönelik bilgiler
Bekçiliğe giriş şartları değişti
Polis adaylarının yaş düzeltme talepleri karşılanacak mı?
Polis ve jandarmanın disiplin cezalarını düzenleyen Kanun yayımlandı
POMEM'de yaş hesabı yanlış mı yapıldı?
Emniyette terfi sınavı takvimi belli oldu
Deniz Kuvvetlerine sözleşmeli er alımında kesin kayıt ile ilgili bilgiler
İlkokul mezunu polis olabilir mi?
Emniyette İHA büro amirliği kurulacak
POMEM eğitim sonu sınav ne zaman?
Bedelli askerlik çıkıyor mu?